28 Ağustos 2010 Cumartesi

yaz saati uygulamasında buluşmaya geç kalmak




kısacık bir aradan sonra...

akşam kuledibi çay bahçesindeki buluşmaya koşuyorum. her zamanki gibi geç kalmışım. telefonum çalıyor açmıyorum. kulaklarım da nefes almama yardımcı olacak kadar koşmuş, iyice yorulmuşum. -bu yüksek kaldırım bay "C." nin kaldırımları. "güler"i kovladığı yerler olmalı...- bahçeye varıp oturuyorum, garson çay diyor alamam diyorum. bekleyen yok. onca insanın içinde bekleyenim yok! sonra, aklıma geliyor arkadaşımın telefonda söylediği sözler "geç kalmazsın değil mi?" demişti. 20 dakika bekleyip gitmiş olmalı telefonu açmayınca. yerimden fırlayıp istiklale doğru yürüyorum, bakınıyorum, yok... bir türlü sevemediğim, alışamadığım cep telefonuma bakıyorum. o esnada çalıyor. neredesin? - tünele doğru yürüyorum, geç kaldım kusura bakma diyor. içim rahatlıyor. çay bahçesine dönüyorum, evet, bu kez orada beni bekliyor. geç kaldığın için teşekkür ederim diyorum. birini bekletmek çok daha zor beklemekten. belki bu yüzden ben hep beklemekten yanayım, bekletirken bile...

müzeler, sergiler, referandum, ortak arkadaşlar, gizem derken... saat 22 olmuş. istiklale dönüyoruz evimize gitmek için. caddede ilerledikçe uğultu artıyor. yine omuzlarımız, kalçalarımız sızlıyor sağa sola dönüp çarpmaktan. bir tanıdık göremedim diyorum. ileride, bir sokak arasındaki tanıdığı kastederek, belki ileride görürsün diyor. oysa ben başka bir tanıdığı görmeyi umuyorum, sadece benim tanıdığım, diğerlerinin onda eksik kaldığı...

gizemden bahsediyoruz. renklerin ve örtülerin gizeminden bahsediyorum. gizeme inanmıyor. hatırlıyor musun diyorum? içmiştin, yemek yemeği unuttuğun, süzülüp iyice zayıfladığın zamanlardı. sana yemek yemeni tavsiye ettiğimde bana gözlerini sormuştun. - hala aynı derinlikte bakabiliyor muyum? gözlerim tek sermayem bu aşkta demiştin? hatırlamıyor. onun gizemi gözlerindeydi.

renklerin ve örtülerin gizemi, anlamları içinde saklayan... sanat neyi çözmeye çalışıyor bunca yıldır? gizemi olmayan, anlamını kaybetmiştir. imgeler, çağrışımlar, ipuçları... gizemin gücüyle var oldular. sadece tanrısal değil bu! kendi arasını bulup, oraya yerleşmişlerin dünyası. fantastik değil, gizemin yakan gerçekçiliği.
***

sıvazlayıp yerine koydum.
önceden yeri canlıların arasıydı
şimdi cansız.
konuşmaya gücü yok.
ben ise ancak onunla konuşabiliyorum.

kalem.

d..f..

resim: hakkı anlı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder