28 Haziran 2012 Perşembe

çocukluğun sonsuz günleri

-................-

çocukluğumun sonsuz günleri, bitimsiz yolları, upuzun yaşamı...
...değil artık, bitti.


yol bitiyor, yer bitiyor, gün bitiyor.her şey kısacık. 

çok geride kaldı koşup ıradığım çocukluk.
neden acele ettiysem bu kadar!

d..f..

25 Haziran 2012 Pazartesi

haziran


nergis aralayıp dudaklarını
yakartan kokusunu saldı yeryüzüme.

rüzgar oldu ellerim
sarıldı öyküne
tel tel ayırıp günlerini
yıkadı kara susuyla.
sonra öptü
ve sakladı her birini
sevdiği kelimelerin altına.
başını koydu rüyaya
ve ağladı uzun uzun.
çıplak ayağını bastığın soğuk su avuçlarımdır, dedi.
adımlarına dolup gezdi seninle 
yeryüzünün acılı sınırlarını.
sınırlar ki
kalbin her daim kanayan yaralarıdır.

anlatmaya devam et.
orada,
dudağının sol kanadında
maviye dalıyor soluğum.
usul,
uykulu
bir geceyi bölüyor
kırılmış yerinden.

duymuyormuş gibi
gömül tebessüme.
üzerine kapandığın
bir tepenin uçurumudur.
durmadan düşüp
varlığını beyaza boyadığın...
***

uyandığımda
hazirandı yine.
duvarım buharlaşıp
ruhuma karışmıştı.
penceremi açtım.
ıhlamurlar gitmişti.
kokun, gerinerek
tüm göğü kaplamıştı.
özlemek
böyle zamanlarda
iştahla başlayan bir öğündü.

içimden tekrarladığım;
"ellerini saçlarından
saçlarını ellerinden kıskanmamın bir anlamı olmalı" sorusu
aklıma takılmıştı.
hazirandı
aklım, yapış yapıştı.

d..f..

-......-

resim; c.monet

7 Haziran 2012 Perşembe

bütün ademlerden boşandım


bir mart sabahı
badem çiçekleriyle
doğduğum güne uzandım.
köprüler, martılar
mavi kadar dalgındı.

bir nisan çarşambası
beklerken ıslandım.
ağaç kovuklarında böcek kıpırtıları
su küpesi, gölgede uyandı.
aklım kaçtı kaç kere
aynalarda bir bahar tutulması
her şey mi güzel görünür,
inatçı kadınlarla ağladım.

bir mayıs gecesi uyandım.
yatağımda sarhoş sarmaşık
çırılçıplak rüyalar dökülüyor
gök çivilenmiş laciverde
ıhlamurlar uyanmış
perdeler baygın.

ıhlamur,
güzelleştiğim ayet.
özüne taşındığım ağaç,
yanıma aynamı, tarağımı alarak.
gümüş yaprakları altında
ruhumu kaldırımlara yatırarak.
delirirken
ıhlamur köküne
bir şey doğurdum
kokusu anneme benzeyen.

bir ağaç nerede olursa olsun
kaderinde rüzgar ve kuşlar vardır.

bizim gibi…

biz elmaya bakınca
havva’yı görüyoruz,
ağaca bakınca tohumu.

bu yüzden
incitmemek için mürekkebi
bütün ademlerden boşandım.

d..f..


-uyutma!-


resim: albert herter - the garden of hesperides