18 Kasım 2009 Çarşamba

kadavra

bu uzun süredir üzerinde düşündüğüm birşeydi. zaman zaman bazı pragraf aralarında ona dair cümleler, anlamlar bulup onnun karşılaşmak bana düşünmenin devamlılığını sağlıyordu.

siyaseti hiç sevmediğim halde 12 yaşımdan beri ilgi duydum, dışında kalamadım. en aktif olduğum zamanlar esasen en pasif düşünce sisteminin içinde olduğum dönemmiş farkettim. okuduğum hiçbir kitap orwel in 'hayvan çiftliği' kadar güzel oturtamadı kafamda politikanın o sert resmini. bu gerçekliği toplumsal bir böcekleşmeydi aslında. yakın zamanda kafka nın dönüşüm ünü tekrar okudum. biri toplumsal biri bireysel bir yabancılaşma durumunu iç içe kapsayan iki sistem yığını gördüm. hayvan çiftliği dönüşüm den çok daha iyidir. toplumun kendini unutmasını, yabancılaşmasını hikayedeki eşek karakterinde çok iyi görürüz. samsa dan çok daha fazla can yakar. ama bu iki kitapta da bireyin iç dünyası ve kendinden ötekine dönüşme hikaysi yeterince içsel ve sorgulayıcı değildir. orwel 1984 kitabında aynı kurgu içinde hafıza kaybına uğramış bir toplumun içinden sorgulayarak kısır bir döngünün ve tüm doğru bildiklerimizin aslında değişebileceğini resmetmişti. dönüşümden çok daha içsel ve hırpalayıcıydı. fakat tüm bunlara rağmen hep bir eksik nokta vardı bana kalsa. bireyin iç kutuplaşamalarında içine girmeye cesaret edemediği bir sorunun cevabı... doğruusunu isterseniz o soruyu ben de henüz bilmiyorum ama zaman zaman kontak kurduğum sorunun tüm belirgin hatları için beklemeyi uygun görmeliyim. ımm, iyi olan kazansın diyorum ukalalık değil de içindekine güvenmekle...

artık yalnızlığın on
larca tanımını yapabilirim. bildiğim birşey var ki kimliğimin bana yaşattığı yalnızlık farklı kimliğin yalnızlığıyla aynı renk değil. ama ağırlığı, özkütlesi, kimliğime dahil oluşuyla varlığıma kattığı anlam kadar büyüyor o yalnızlık. burada kendime sormam gereken çok soru varken en önemlisi şudur: verdiğim cevaplar aynada kendime bakarak dillenebilir mi? kendimin cevapları kendime ne kadar inandırıcı? insanın kendine dürüst olması -herşeye rağmen- bazen kimlik bilgilerinden bazılarını yok saymakla ilgili olabilir. işte yalnızlığın tanımı, ötekileşme, yabancılaşma tam da bu noktada derinliği ve yarası ciddi ruh ritüelleri sonucunda o çıplaklığını sana açar. ve 'sen' orada, kendine 'sen' olmakla yaşamının en önemli gerçekliğini anlamlandırmış, diplomatik dille tanımış oluyorsun.

bir gün bir hikaye yazacağım, içinde kendi hayat kadavram... sahi kadavra demişken... ölümüzle ne kadar barışığız bilinmez. hayat kadavrası bir kalbur samimiyeti bir öteki beriki çatışmasından kalan ruh posası...

d..f..

1 yorum:

  1. şimdiye kadar yazdıklarının en iyisi bence..etkileyici..
    benim sıralamam farklı da olsa(dönüşüm, hayvan çiftliği,l984)buluşma noktalarımız olduğunu düşündüm:)

    YanıtlaSil