31 Ekim 2009 Cumartesi

bir film, bir öykü, bir şair...




geçen gece izledim bu filmi. kanalı hatırlamıyorum, öylesine bakarken bir anda filmin içine girmişim. konu sylvia plath isimli bir şair kadının hayatını konu alıyor. fazlaca depresif ve içsel ama insanın içini sağan bir gerçekliği var. şair sylvia gibi gıwen paltrov un oyunculuğuyla ilgili bişiyler de yazasım geldi. nasıl tarif edilir bilmiyorum ama bu kadının birçok filşmini izleyen biri olarak; yüzünde tuhaf bir duruluk, durgunluk, sylvia nın depresifliğini en iyi yansıtacak tüm yüz harcının malzemesine sahip bir oyuncu film adına. oyuncunun yahudi olduğu ve coldplay kurucu ve solistinin de eşi olduğunu duyunca biraz şaşırdım.
sylvia nın ismini intihar eden şairler arasında duymuştum. film hikayesiyle garip bir de empati içine giriyor insan. güzeldi velhasıl. en güzeli de görsel bir 'ruh hali' ziyafeti vardı oyuncunun yüzünde. şairin bir şiirinden alıntılama yapayım.
Ölmek
Bir sanattır,
diğer her şey gibi.
Üstüme yoktur bu konuda.

Bir hücrede ölebilmek yeterince kolaydır.
Orada ölebilmek ve kalabilmek yeterince kolay.
O teatral.

Geri dönüş gün ortasında
Aynı yere, aynı yüze, aynı kaba
Eğlenen haykırışa:
”Bir mucize! ”
Beni bitiren budur işte.
Bir fiyatı vardır oysa
Yara izlerimi görmenin, bir fiyatı
Tıkır tıkır çalışan
Yüreğimi işitmenin-

Ve bir fiyatı vardır, yüksek bir fiyatı
Bir sözcüğün, bir dokunuşun,
Ya da bir parça kanın,
Ya da bir parça saçımın ya da giysimin.

Eriyip, bir feryada yapışıyorum.
Dönüyorum ve yanıyorum.
Sanmayın ki yüksek kaygılarınızı küçümsüyorum.

Kül, kül
Savurup karıştırdığınız
Ettir, kemiktir, başka şey yok orada -

sylvia plath - lazer hanım şiirinden...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder