17 Ekim 2009 Cumartesi

günlerin kuşu, cumartesi...





hımm... bu cumartesinin güneşini çalmış kıskanç bulutlar. hava kapalı ve karamsar ama hiç umrumda değil, bu kez sonuna gideceğim günün. artık güneş erkenden bırakıp kaçıyor bizi, gene bir kış tembelliği düşüyor üzerine. geçen haftasonu beyoğluna gitmeye niyetlenmiştim. liseden bir arkadaşımı arayıp görüşelim dedim, taksime doğru giderken balatta bir trafiğe tutulduk ki sormayın - sanki bi soran var da, kendi kendine konuş dur- sonra orada keşfettiğim 'nev kafe' isimli bir teraslı kafeye gittik. türk kahvesini çok güzel. şarkıları güzel. ne diyordum ben yahu :) o arkadaş evli, bir oğlu var. eskilerden yenilerden birşeyler konuştuk. sanırım insan otuzlu yaşların başındaykın sürekli bu geçen zaman ve gelişmelere takılıyor. o evlendi, bu evlendi, şunun şusu oldu bunun busu öldü. zaman sonra hepimizin anne babası göçmüş, doğurucuklurı çocuklurı doğurmuş ve sıra onların hayatta yakaladıkları başarıları sıralamaya ve sahip oldukları evi barkı tomofili anlatmaya gelecek. işte ben o zamanda hala burada 'zaman ne çabuk geçiyo, herkes nasıl değişiyo' falan gibi cümleler kuruyor olmam yani en azından başka cümleler kurmayı da öğrenmiş olurum :) misal: bugün bir armut yedim, güzeldi.

bugün robe için mısır çarşısına gidip çemen ve türk kahvesi alacağım mehmet efendiden. sonra tabana kuvvet efendim :)

oldu, görüşürüz gene bana şimdilik müsade

d..f..

- öpüyorum cumartesilerinden; sıcak, buzlu limonata... gözleri güz gülenim... -

1 yorum:

  1. ne zaman kiminle nerelee gitmişin yaf..banane bende istiyorum yaaa:(

    YanıtlaSil