27 Ekim 2011 Perşembe

gelmedi/m

Gelmedi.


Eşikte sessiz bir gölgeydi.


Kuşkularına kuşlar uçurdum,


Sesimi örttüm korkularına


Ama cesareti yoktu,


Gelmedi.



Oysa biliyordum


yokluğu buradaydı


Beklemeye adanmış


Yorgun yokluğu…


Oysa benim için



Aynıydı ikisi de…



***



Gelmedim.


Ama yokluğum eşikte bekledi usulca.


Benim dünyam olan eşikte…


İçi dışı olmayan


Sözün yaşadığı eşikte…



Gelmedim


Çünkü


Yokluğum benden daha değerliydi.



d..f..



bu içimdeki, beni öyle derin sağırlaştırıyor ki, ne yeryüzünü ne gökyüzünü... duyamıyorum bazen. yine garip bir rüya... elin birinin sırtında, boyu senden uzun birinin. yüzünde büyük bir aşk var ve mutluluktan yere basmıyor ayakların. geçip gidiyorsun içimden, benim içinden bir başkasıyla... eteklerim yıkıntılardan tozlu... sonra dönüp bir gülüş bırakıyorsun, elin onun sırtında. hain, incitmek isteyen bir gülüş. ve ben deprem sesiyle uyanıyorum. yeryüzü insanla dolu, silkinen yeryüzü, bizi düşürmek için eteklerinden.



(...)

23 Ekim 2011 Pazar

VAN'A YARDIM İÇİN İLETİŞİM BİLGİLERİ

depremzelere gerekli acil yardım materyalleri:
- battaniye
- bebek bezi
- kadın pedi
- kuru ve dayanıklı gıda
- çocuklar için bir oyuncak

Şişli Belediyesi, Gayrettepe Belediye Binası:
şişli belediyesi beyaz masa bir ekip kurmuş ve sabaha kadar çalışıyor. ilçede ikamet edenlerin evlerinden yardımlar toplanabiliyor. yardımlarınızı belediye binasına bırakıyorsunuz. beyaz masa yetkilisi ile konuştum "bir hafta boyunca, yardımlar biriktikçe araç kaldıracağız" dedi.
Şişli Belediyesi Beyaz Masa: 0212 288 75 76

Pendik Belediyesi:
yardımları kapınızdan alıyor ve ulaşımını sağlıyor.
pendik belediyesi tel: 0216 444 76 35

MNG Kargo, Van'a gönderilecek yardımlardan kargo ücreti alınmayacağını beyan etmiştir.
MNG Kargo: 444 06 06

Kızılay'a cep telefonundan yardımlarınız için:
2868'e boş bir mesaj atmanız halinde 5 tl'lik yardımda bulunabiliyorsunuz.

AKUT'a yardımlarınız için:
2930'a AKUT yazılı bir mesaj göndererek 5 tl'lik yardımda bulunabilirsiniz.

Otobüs firmaları ile irtibat kurup, giyecek, yiyecek yardımlarınızı gönderebiliyorsunuz. Best Van turizmi aradım, "sabah 09:30'da aranması halinde yardımların hangi bölgelerden toplanacağını söyleyeceğiz" dedi firma yetkilisi. firma iletişim bilgileri:
Bitlis Taç: 444 1313
Best Van Tur: 444 00 65
Van Gölü Turizm : 444 65 65

İHD İstanbul şubesi
acil deprem destekleri için 25Ekim salı saat18'e kadar
Adres: Çukurluçeşme sk.Bayman apNo:10/1 Taksim
Tel: 244 44 23-0533 473 98 27

20 Ekim 2011 Perşembe

çaresizlik ve utanç



yorucu bir hafta, değil mi? işlerin yoğunluğu, şehrin ve mevsimin sıkıntısı... her şey bir yana, tüm bunlar bir yana... önemsiz küçük ayrıntılar...


yorgunluğun ve iki gecenin uykusuzluğu üzerine güzel bir uykuyu hak etmiş olabileceiğimi düşünüyordum. küçük bir ödüldü bu. fakat yaşanan bazı şeylerin yanında insan durup "ben ne yapıyorum, amacım ne?" diye düşünüyor. düşünmek zorunda.


şimdi sıcak yatağıma girip ölümlerin üzerine huzurlu bir uyku çekme düşüncesi içimi kemiren bir akrep gibi... geceyi ayakta geçirmenin bir faydası da yok ama vicdanımı uyku tutmuyor. bu çaresizlik beni utandırıyor. gerçektende utanç verici...


birçoğumuz güzel ailelerde, evlerde doğan, küçük tasaların dışında güzel hayatları olan insanlarız. günlük yaşam telaşına kapılmış gidiyoruz ve kendi yaşantımızdan başka yaşamlar bize çok aykırı ve lüzumsuz görünüyor. birilerinin ortaya çıkıp etrafa ölüm saçmasını çok çirkn buluyoruz, öfke duyuyoruz, hazmedemiyor, affedemiyoruz. tüm bu duyguları yaşıyorum, büyük çelişkiler içinde ama...


onlardan biri olabilirdim. "ötekilerden" biri... sorunlu bir coğrafyada dünyaya gelmiş, ailesi acılara maruz bırakılmış, yokluk çekmiş, haksızlık görmüş... parlak geleceğin olmadığı bir yerde insan korkusundan daha çok karanlık içine girmek istiyor. bir tür yükseklik korkusu gibidir bu. bir an önce aşağıya atlarsam bu korkudan kurtulurum dersin. bunu hissederim sık sık.


içine doğduğumuz şartlar bizi "öteki" hayata hazırlar. bu yüzden her insan bir başka insanın kurbanıdır diyorum. bazen tanıdık bazen tanımadık... kurban olduğumuz insanı da yanımızda götürürüz. çünkü kurban olma durumu bulaşıcıdır.


dün, bugün ve yarın ölüme giden, zorla götürülen her insan bize bir bıçak bırakır. kurban olma halini hatırlatan... ve biz büyük çaresizliğimizle küçük hayatlarımızı budalaca akıtırız dar sokaklardan. orada uzakta, adını bile hatırlamadığımız insanlar soyut duvarlardan birbirine ölüm savurur. üstelik bizim adımıza, bizim huzurumuz için.


içimde boktan bir huzur var. bunun için belki de, bu huzurla uykuda düşmeyi kabul edemediğim için, içimden söküp atmak istiyorum ve rahatsız bir döşekte sızıp kalmak istiyorum, ayaklarım üşürken. oradaki acıdan güçlü bir parça içime yerleşsin ve azalsın ağrıları toprağın istiyorum. bu duyumsadığım şeyi çok az buluyorum, çaresizliğimi yenmeme yardımcı olmadığı için eksik buluyorum. insanlığımı ve yaşamımı küçük ve gereksiz görüyorum.


biliyorum, ne yapsam nafile... ölmek, öldürmek ve seyretmek aynı şey... gerçekten çok üzgünüm, çaresizliğim için özür diliyorum.


d..f..

14 Ekim 2011 Cuma

Nar




vadettiğim suskunlukta
beyaz bir kuğu büyüttüm.

"ve"


gövdenin mevsimine uzanıp

sıcak bir nar tanesi kopardım.


gece,


artık saklayamaz seni karanlığımda...



d..f..



- "ve"ler bağlamayacak mı beni sözüne? -

9 Ekim 2011 Pazar

bir veda




cumartesi sabahı, saat 08:00 evden çıkmak üzereyken annemin geceden açık bıraktığı televizyona taklıyor gözlerim. bir cenaze var diyor, annesi vefat etmiş, bugün gömülecekmiş...


az ileride uyuyan annemin yanına yaklaşıyorum, elmacık yanağına bir öpücük konduruyorum, uyanıyor kuş uykusundan... onun uykusu çoğu zaman soğuk kış gecelerinde uzakta uğuldayan rüzgarın sesine benzer. bu yüzden ankara'dan gelen ağabeyim "bu gece onun ninnisinde uyuyacağım" demişti, rüzgarlı nefesini kastederek...


aynı gün, akşamüstü... cenaze merasimini izliyorum. kamera yaklaşıyor, imam cemaate soruyor;


- hakkınızı helal ediyor musunuz?


belli ki tüm varlığıyla büyük bir minnet duyarak ediyor evlat. titreyen dudaklarını toparlamaya çalışlıyor, bir çocuk gibi büzüşen dudaklarını... altmış yaşlarında olsa da, kendi evlatlarından torun görse de, bir devleti şaşalı bir siyasetle yönetse de... şimdi kordon bağını kendisinden son kez koparan annesinin tabutu başında, küçük bir çocuk gibi ağlıyor.


bu annenin gücüdür, hayatımızdaki yeri... onun varlığına duyduğumuz ihtiyaçla, bize insan olduğumuzu hatırlatır. her ne olursak, kim olursak, nerede olursak...


anneme dair çok sık yazı yazmışımdır. belki bir korkuyla yaşadığım içindir..


evde cenazeyi izlerken oğulun anne mezarına toprak atışına itiraz ediyor annem. oğullar gömmesin diyor anneyi, yani o kadar kırılgan ölümü düşünüşü bile...



d..f..