20 Ekim 2011 Perşembe

çaresizlik ve utanç



yorucu bir hafta, değil mi? işlerin yoğunluğu, şehrin ve mevsimin sıkıntısı... her şey bir yana, tüm bunlar bir yana... önemsiz küçük ayrıntılar...


yorgunluğun ve iki gecenin uykusuzluğu üzerine güzel bir uykuyu hak etmiş olabileceiğimi düşünüyordum. küçük bir ödüldü bu. fakat yaşanan bazı şeylerin yanında insan durup "ben ne yapıyorum, amacım ne?" diye düşünüyor. düşünmek zorunda.


şimdi sıcak yatağıma girip ölümlerin üzerine huzurlu bir uyku çekme düşüncesi içimi kemiren bir akrep gibi... geceyi ayakta geçirmenin bir faydası da yok ama vicdanımı uyku tutmuyor. bu çaresizlik beni utandırıyor. gerçektende utanç verici...


birçoğumuz güzel ailelerde, evlerde doğan, küçük tasaların dışında güzel hayatları olan insanlarız. günlük yaşam telaşına kapılmış gidiyoruz ve kendi yaşantımızdan başka yaşamlar bize çok aykırı ve lüzumsuz görünüyor. birilerinin ortaya çıkıp etrafa ölüm saçmasını çok çirkn buluyoruz, öfke duyuyoruz, hazmedemiyor, affedemiyoruz. tüm bu duyguları yaşıyorum, büyük çelişkiler içinde ama...


onlardan biri olabilirdim. "ötekilerden" biri... sorunlu bir coğrafyada dünyaya gelmiş, ailesi acılara maruz bırakılmış, yokluk çekmiş, haksızlık görmüş... parlak geleceğin olmadığı bir yerde insan korkusundan daha çok karanlık içine girmek istiyor. bir tür yükseklik korkusu gibidir bu. bir an önce aşağıya atlarsam bu korkudan kurtulurum dersin. bunu hissederim sık sık.


içine doğduğumuz şartlar bizi "öteki" hayata hazırlar. bu yüzden her insan bir başka insanın kurbanıdır diyorum. bazen tanıdık bazen tanımadık... kurban olduğumuz insanı da yanımızda götürürüz. çünkü kurban olma durumu bulaşıcıdır.


dün, bugün ve yarın ölüme giden, zorla götürülen her insan bize bir bıçak bırakır. kurban olma halini hatırlatan... ve biz büyük çaresizliğimizle küçük hayatlarımızı budalaca akıtırız dar sokaklardan. orada uzakta, adını bile hatırlamadığımız insanlar soyut duvarlardan birbirine ölüm savurur. üstelik bizim adımıza, bizim huzurumuz için.


içimde boktan bir huzur var. bunun için belki de, bu huzurla uykuda düşmeyi kabul edemediğim için, içimden söküp atmak istiyorum ve rahatsız bir döşekte sızıp kalmak istiyorum, ayaklarım üşürken. oradaki acıdan güçlü bir parça içime yerleşsin ve azalsın ağrıları toprağın istiyorum. bu duyumsadığım şeyi çok az buluyorum, çaresizliğimi yenmeme yardımcı olmadığı için eksik buluyorum. insanlığımı ve yaşamımı küçük ve gereksiz görüyorum.


biliyorum, ne yapsam nafile... ölmek, öldürmek ve seyretmek aynı şey... gerçekten çok üzgünüm, çaresizliğim için özür diliyorum.


d..f..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder