27 Eylül 2009 Pazar

penceremde düşündüklerim...


demin pencereye çıktım. her gece bir kaç kez ilerleyen saatlerde pencereye çıkar ve etrafa bakarken birşeyler düşünürüm. planlanmayan bu düşünce akışı zaman sonra tanrıya yönelir. çünkü orada gökte, caddenin şiddetli ışıklarına rağmen görmek istediğim tüm yıldızları görürüm. kimi beyaz bulu kümlerinin geceye has akışını izlerim ve evreni düşünürüm, dünyaı ve burada nasıl tüm varlığn içinde bir nokta gibi yaayalnız durduğumu... sonra 'allahım' derim. her düşündüğüm şeyi sen hep biliyorsun, benimle hep buradasın. ben hep yalnız olduğumu düşünmek için çıktığım bu gece yarısından seninle geri dönerim.

siyah beyaz bir kedinin ayak seslerini duyduğum, çoğunlukla rüzgarın saçlarımı üşüttüğü bu saatlerde kimleri neleri düşünmem ki...? daha demin ruhumu düşündüm. iki parlak yıldızın arasından geçen cılız uçak ışığına bakıp kaymakta olan bir yıldıza benzettim. sonra göğü tarayıp yanyana sönük duran üç yıldızımı buldum. aslında onlara bakmak için çıkıyorum sanki, bir iyi geceler dilemek için tüm evrene... oradalardı yine ve onları neden sevdiğimi düşündüm. neden yanyana üç sönük yıldız? ben tanrım ve ruhum, hepsi benim algımda benim içinde olduğumu düşündüğüm ama aslında onların benim içinde olduğu bir varlık karmaşası... sönük oluşu benim sadeliğimi yansıtıyor olmalı içimden.

cohen suzana anlatıyor, özür diliyor gibi. bu şarkı bana kedileri hatırlatıyor ve geceyi, yastığa başını koyduğunda düşündüklerini. birazdan yatacağım, saat 03:56...

..ve ben ruhumu özledim, tanrıma bunu anlatırken kendime gülümsedim. biliyorsun tanrım, ben böyleyim işte, hep tamamlanmayı bekleyen bir yanım kalacak senin için...

sevgimle kal tanrım ve ruhum sana emanet...

d..f..

- o kadar aynıyız ki ruhumla bazen kendimi özlediğimi düşünüyorum -

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder