1 Eylül 2009 Salı

...kadın...annem...

yetmiş bir yıllık beden. nasıl tasvir edilir bilmiyorum. çok güç... her gün yaşlılık uykusuna daldığı koltuğunda daha da zayıfladığını görüyorum. iki yıl önce, dört yıl önce, beş yıl önce, on yıl önce... zamanın koltuğun üzerinde uyuyan annemi daha cılız bir hale getirdini gözlemlemek kendimi de görmemi sağlıyor. elleri yorgun sicim gibi, saçları taranmak istemezmiş gibi, hele yüzü... o derin çizgiler zamanın oyduğu acı sığınaklarına dönüşmüş. yüzünde yetmiş bir yılın hikayesini taşıyor. gözleri daha derinleşiyor. sesi daha telaşlı daha yüksek, daha çok yaşamak istiyor annem, sesinden anlıyorum, telaşından... yaşadığını anlaması için ona boş alan açıyorum kendimce ama beceremiyor. çünkü o yaşadığını hiç anlamamış. bugünden anladığı yaşam da bir balkonda oturup geçenleri seyretmek daha güneşli havalarda. o muhteşem bir kadın, muhteşem bir varlık, muhteşem bir dirlik ve barberlik ruhu. muhteşem bir ayna, muhteşem bir yastık köşe köşe, bucak bucak...

ben bu muhteşem kadından doğdum, sonradan yarım yamalak oldum...

d..f..

uyuyuşunu izledikçe uyandırmak istiyorum onu yıllardan, ama ne mümkün...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder