7 Temmuz 2010 Çarşamba

istanbuldan, ordan burdan...

ismini unuttum, bir kadın yazar, akademisyendi sanırım... özen göstermediğimiz dil ile ilgili bir kitap yazmış ve içine tv de geçen cümlelerden tutun, gazete yazılarına kadar tüm günlük dil kullanımından örnekler vermiş. ama en önemlisi cümle şuydu, yabancılar türkçeyi bizden iyi kullanıyor diyordu. kitabın ismi "where are you going to türkçe".. isim kara güldürü örneği istedim diyor. "kara güldürü", kara mizah demiyor... evet jülide gülizar yazarın ismi.
***

akşam istiklalde yürüdük, insanlar ölümüne alış veriş yapıyordu. her şey "al beni" diye bağırıyor.. insanlar bile birbirlerine bir şeylerini satmak ister gibiydi, gözlerini, bakışlarını, saçlarını, bacaklarını... satabileceğimiz ne kalmadı? çağ, pazarlama ve reklam çağı. her birimiz bir ürünün mankeniyiz aslında. ne sıkıcıyız.
***

geçenlerde yahya kemal müzesinin olduğu külliyeye girdim, az nefes alayım, bir tellendireyim diye. restorasyonu bir türlü bitmeyen külliyenin avlusundan bankları kaldırmışlar. her taraf çöp içinde :( içim el vermedi, oradaki kitap dükkanındaki beyden süpürge istedim. bir de kürek. sandığımdan genişmiş avlu. tam iki saat sürdü süpürmem. kıyı bucak süpürdüm ama ellerim su topladı farkına varamadım. beyefendi bana çay ısmarladı. o değil de öyle güzel bir dua eyledi ki.. sürekli tekrarlıyorum içimden, unutmayayım, ben de edeyim diye başkalarına. biraz delidir o dükkanın beyefendisi. ansızın size bir soru sorar ve altüst olursunuz. bakışları da şair ibrahim tenekeciye benzer. aslında avlunun ortasındaki minik yeşil bahçenin de bakıma ihtiyacı var. küçük fıskiye çalışmıyor. izin alabilirsem ve yanıma gönüllü bir arkadaş bulabilirsem bahçenin çiçeklendirilmesinde vs bakımında bizzat çalışmak isterim. hem ne kadar rahatlatıcı, ney eşliğinde kendini unutuyor insan. sanki o minicik avlu istanbul un yahya kemal günlerinde kalmış, hiç de bugüne gelmeye niyeti yok. huzur avlusu...

ne güzel bir şehirdir, yavrum istanbul.

d..f..

2 yorum: