10 Temmuz 2010 Cumartesi

bekleyip gideceğim bir gün

... elini alime alıp kavradım sımsıkı. avucumuzun içindeki çizgiler kenetlendi, birleşti, aynı yöne akan bir nehre dönüştü. ve sımsıcak tek hecelik bir kelimeyi sakladılar içinde. o bir ağaçtı. her baktığımda daha da incelen, daha da yere derinleşen. gittikçe yontulup bir çelloya dönüşen... ve dönüştükçe bana benzeyen.. hangimiz daha önce geldik buraya bilemiyorum. ama önemsemiyorum bunu. burası bir bekleme salonu. burası cumartesi, günlerin kuşu. burası kimsenin gelmeyeceği bir şehir odası. eli elimde kaldı. almaya gelmeyecek biliyorum. çünkü kaf dağındaki ağaçlar göklere değil, yere dayanıyor. o sırtını toprağa dayamış ben ise göğe. kuşlar parmaklarını taşıyor bana her gün. her güne bir su küpesi...

beni tanımadı, sesimi reddetti. asılı kaldım gökte, yer beni tanımıyor. kalbimi yakıyor mavi. mavi, sözlerinin hücresi...

d..f..

-(...)-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder