4 Temmuz 2010 Pazar

insan üzüldüğü zaman yüzünü dövüyor çizgileriyle

sözlerden, gözlerden uzak
bir tapınak aynasına bakarken
bir keder dilemek tanrıdan
insandan, sözlerden, gözlerden uzak...

insan üzüldüğü zaman
yüzünü dövüyor çizgileriyle
hep aynı yerinden
derinleşerek...
başka bir yüz çizmek istiyor
tapınak aynasının yüzüne.
***

beni tanımadığında
şiddet gördüm.
ellerim kendini dövdü,
sözlerim sessizliğini..
bir hava baloncuğu gibi
izlerden gittim
görünmeyen.

beni tanımadığında
kan gördüm.
rüyam bozuldu.
***

kuyudan un çektim,
eledim gözbebeklerimi suyla.
ah revan
ah sus!

iniltisi dünyanın
neye dolacak?
neye sığacağız
niye konuşacak?

sükunetinde yangın olanın
sesinde nasıl sağalacağız?
***

sözlerden, sus'lardan uzak...
sükuneti bilmeyen bir dünyanın
dilsiz aynalarında
dudağına yeşeren ova...

yok öyle bir ülke,
kanatsız ruhlar,
öldüğünüzde susmuş olacağız
sadece
sese.
bana göklerden ve maviden bahsetme,
umuttan, aşktan
ve sonunu bilmediğin sonsuzluktan...

daha büyük bir şiddet istiyorum,
tanınmamışlığımı öldürecek,
yokluğumu..
***

...ve şehre siyah kanatlar takıp
gitmesini istedim omuzlarımdan.
beni eskimiş bir gününde bırakarak...

d..f..

*tanrım, yazmak, yazıyor olmak ne büyük bir acı. unutayım kelimeleri, bir kez daha...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder