11 Temmuz 2010 Pazar

cumartesiden kalanlar...

kuşları seyrettim bugün bir köprü altından. vapurlar istifini bozmadan gidip geliyordu sürekli, bir ağırbaşlılıkla. hava gri, yağmur haber bekliyor. derken kuşlar bulutlara bir şeyler fısıldamış olmalı. ansızın döküldü gök. düşünecek ne çok şey var. garson sürekli çay taşıyor masama. düşünecek ne çok şey var, çay dayanmıyor. göğe takılıp gittim. döndüğümde boş değildim.


annemin memelerinde
diş ağrılarıyla beslendim.
süt beyaz işledi ağzımı annem.
temiz, arı, yosunsuz...
sonradan büyüdü tütün sarısı sözcükler.
ellerim annemin yazmasını sararken
sararken, sarardı.
gün geçtikçe esmerleşiyorum.
temmuz açıyor iliklerimi
annemin koynuna benziyorum.
yüzümün kasnağı
hicri aylara bölünüyor.
elmacık kemiklerim şevval
alnımın duvarında ısınıyor zilhicce.
eylül ve nisan senden,
gün geçtikçe esmerleşiyorum.

kuşlar bulutlara ne fısıldar?
aynını sana söylemek istiyorum.
-su, oyuklarımı dolduran dilber-
kuş sözü kadar yok hükmüm,
yok ....

d..f..

işte geldi uyku, elleri vaat dolu..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder