19 Temmuz 2010 Pazartesi

kafes

gururun yelelerimizi okşadığı bayır,
hayır diyemedik kendimize.
en zayıf yerimizdi gözlerimiz,
bakmayı bilen gördü içimizi.
en güçlü yerimizdi gözlerimiz
doğru baktığımızda, susardı.

gururun sırtımızı sıvazladığı çekim,
bir nefeste göğü çektik içimize.
insanlar küçüldü,
nokta nokta dizildiler önümüze.

eyy, şemse tutulan,
yüzünün taldasında ağlıyor
kozasını terketmiş kelebekler.
barış gölgesi susa karışmış,
dudağından şerbet hiç yansıması.
eyy, şemsle tutulan,
rüyaları dolduran fısıltınla
kemiklerimden testiler oyuyorsun.
-su, oyuklarımı dolduran dilber-
ağıt kuşları uçuyor siyah kanatlarıyla,
kara kuyu,
kara susku,
yel kara...
eyy, şemsin tuttuğu eller,
kafes demirlerini eritmez...

d..f..

- söz pas tutmaz, sussa da...-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder