26 Mart 2010 Cuma

gün güzeli cumartesi



bakıyorum, ekranda belirmek isteyen harfler var, içimde debelenen kelimeler. bu beni hep korkutmuştur. akşam teyzem bir şey söyledi, hem çok güldüm hem de şaşırdım. Allah dağları boşanan eşler için yaratmış dedi. ayrıldıklarında aralarına bir dağ koyar Allah. çok seviyorum böyle sözler duymayı. modernizmin dışında kalan, hantal, geleneksel gibi görünse de, bana başka bir açı kazandırıyor. ve şaşırtıyor da... yaşamdaki en tatlı duygulardan biri de şaşkınlık. bu duyguyu hissettiğim sürece, yaşadığımı fark ediyorum sanki. bir kırılmışlık var üzerimde. bir de inceden öfke. ama sebebini buraya yazamayacağım. yazdığım başka bir yer daha var. sebebini oraya yazacağım sanırım.

baharın dili kazınmış,
göçmen kuşların göğü hala gökteki.

bir ayvada gördüm ellerini
kıştı, cam üşüyordu.
kapıyı aralayıp içeriye aldım
beklemekten yılmış bir cumartesiyi.
ellerinin olduğu ayvayı sevdi,
giyindi sarı rengini
dinlendi uzunca.
cumartesi,
bir arap esmerliğinde sesizliği.

bir günü eksildi kalan haftalarımın.

bir ayvada gördüğümde ellerini
üşüdüm.
beni alsın istedim
sararmış rengiyle sarsın,
sevsin çekirdeğimden
ekmeğine katsın.
sonsuz hesaplar yaptırmasın bana,
gözbebeğim gibi bir dünya
küçük ve kaçık...
nasılsa cumartesiler de yok artık.

kuş günü gelmeyecek,
götürdü şehrin güneşini içimden.
gün güzeli cumartesi,
sevgiliye adanmış bir bekleme yeri şimdi
biricik gün güzeli...
gitti.

d..f..

-bu şiirler sahipsizdir, ne yazıldı ne de okunacak-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder