15 Kasım 2011 Salı

kız çocuğu ve anne

taşların soğukluğu ayaklarıma işliyor. ve soğukta kısalıyor her şey; yollar, nefesler, sesler, günler... bir köşeye yüzümü dönüp sallanıyorum, bir sağa bir sola... bir gel git halidir bu, sallanan kız çocuğu... eşik, karanlık ve duvarlar... imgelerin güzelliği koruyor beni yapaylıktan ve korkudan. sarılıyorum, içinde anne olan geceye. taşların soğuttuğu yerde, tek sıcak ve uzun yer burası. ama burada da bir rüya sağanağı var, bu yer kadar uzun.

ilk adımını atacak bir gün kız çocuğu, cesaretini toplayacak. ama eşikten sonra gelen bunca vakit biriken uçurumdur. köprüler çürüdü ve koptu hayattan.

sallanıyor, bir sağa bir sola... ileri ve geri belirsiz... ilk adımını atacağı gün, yüzleşecek kız çocuğu, biriktirdikleriyle, ona sunulanla...

ben gün yüzüne çıkmamış sabrın anasıyım.
çocuğumun güneş yüzünü bekliyorum.

beklemek, yaşamın rahmidir,
yüzünü göremediğimiz annemizdir.

bu yüzden, hayatla karmaşık bir ilişkimiz var.

d..f..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder