22 Kasım 2011 Salı

kör olası çöpçüler



bu aylarda çöpçülere hep imrenmişimdir. elime bir kürek bir süpürge verseler, park bahçelere salsalar beni, yaprakları süpürsem, süpürsem süpürsem... nereden çıktı derseniz...?

efendim, ilk dönem çocukluğum malum biricik köyümde geçti. 9 yaşında geldim İstanbul'a... fakat 9 yaşımdan sonra geçen dönemi çocukluğuma dahil edemiyorum. aslında İstanbul'da da güzel bir çocukluk dönemi geçirdim. her ne kadar çok arkadaşım olmasa da, özgür bir çocuk oldum hep. fakat ilk çocukluk dönemim bambaşkadır. her zaman ömrümün en güzel dönemi, en çok özlediğim zamanlar olarak kalacaktır.

çöpçülük sevdama gelince...
ilk çocukluk dönemimde bu mevsimlerde yaprak süpürme zamanıdır. bize ait olan ormanlık arazimizin düz ve biraz güneş gören bölümleri, çalı süpürgelerle süpürüldü. bu işi yapmış değilim, benim görevim başkaydı. yaprakları, kış aylarında ahırdaki ineklerin altına sermek için süpürürdük. ablalarım süpürdükleri yaprakları diğer sepetlerden çok daha büyük, seyrek örülmüş çubuk sepetlerle taşırdı. evdeki ufaklıklar ise, sepetle gelen yaprağı basmak ile görevliydi. evimizin "hayat" dediğimiz bölümünden ahıra açılan küçük kapaktan aşağıya boşaltılan yapraklar, üzerinde tepinilmek suretiyle basılırdı.

bu çok eğlenceli bir işti bizim için. orada bir kuru yaprak deryasında, kuru yaprak kokuları arasında zıplamak, yaprakların arasına dalmak, çıkmak ve bunu defalarca yapmak... bugün, AVM'lerde çocukların küçük toplar arasında zıplamasını bu oyuna benzetiyorum fakat, çok yapay geliyor. söylesenize, kuru yaprak kokusunun hüznünde zıplamanın yerini tutar mı plastik oyunlar? tıpkı ikinci çocukluk dönemim gibi, her şey yarı yarıya yalan...

her sabah caddenin kuru yaprağını süpüren çöpçülere biraz da darılıyorum. azıcık birikse, ayağımıza değre, hışırtısını çıtırtısını duysak n'olur? dökülür müyüz?

biz ne kadar sıkı tutunursak tutunalım, o bizi bırakacak bir gün...

d..f..

-çocukluğuma derin özlemle..-

2 yorum:

  1. Bence de o yapraklar biraz kalmalı yerde, hışırdamalı. :)
    Ne yazık ki, şu "şehir" dediğimiz koca yerde onlar süpürülmezse ve hemen ardından yağmur yağarsa, şehrin tüm insanları söylenmeye başlar; süpürmediler de rögar kapakları tıkandı da, yağmur dere gibi akıyor da...
    Ne fena bir çelişki!

    YanıtlaSil
  2. :(

    aaa, evet! mazgalları tamamen unutmuşum. aman allahım, mazgallar yüzünden değil mi? yapraklar toprağa bile düşemiyor.

    ekmekçikız, nicedir ziyaretinize gelemedim. fakat inanın neredeyse her gün, "aaa, bugün ekmekçikız'ı okuyacaktım" diye vahlanıyorum, tüm kalbimle söylüyorum bunu. (velhasıl vefasız biri değilimdir aslında.)

    sevgilerimle efendim.
    sümüklü böcek

    YanıtlaSil