17 Aralık 2009 Perşembe

ritmin tutkusu, varlığın şiddeti...

bu dürtü, acının içkinliği acıyla. acıdıkça acıtmak istersin. acı varlığını hissettirir, kendini hissettiğin en güçlü an acıdır. bu bir varlık savaşı acı çekerken acı verirsin ve savaş büyür. acının şiddeti varlığının büyüklüğünü ifade eder. kendini dünyanı merkezi hissedenler en çok acıyan ve acıtanlardır.


acının sesi bu, varlığa dönüşen tutku...

acının sesini en gür çıkaran şey ihtiras olsa gerek. elinin yetişmediği, dokunamadığının merakı ve iştiyakıyla.... elinle dokunamadığına hayalinde ruhunla dokunursun, özgür ve sıradışı. bir evren vardır, sonunu merak ettiğin. sınırlılılığını başka bir sınırlılık içinde bildiğinde ihtiras artar. orda bir evren köşesi var uzakta, gitmesek de gelmesek de orası da bizimdir. işgalci bir yapımız var ya, merkeziyiz her içimize aldığımızın ve içine girdiğimizin. elimizin yetişmediği o yerlere dokunabilseydik kesip biçmek isterdik yıldızları yerinden bir sevgilinin saçına tac yapmak için. değil mi? merkez olduğunu hissettirip merkez olduğumuzu da anlatmalıyız.

acıttığın kadar büyüksün, acıdığın kadar büyük...

-esperanza fernandez 'tangos' ta paco fernandez le ritim veriyor acıya. tellere vuran parmaklara ve kadının yüzüne bakın. -

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder