16 Eylül 2011 Cuma

affet



Affet diyor kalbim, affet içimi.


İçim ki inancını kaybetmiş bir kurbandır.


Bugün duyduğum en yakın sesler


Yarın ruhumu sokan bir yılandır.

Perde…


Ben duydum.


Ve bekledim yılanı.


Gözyaşımdan sokacak diye bekledim.


Ve uzadı günler, bir uçuruma uzadı.


Gözyaşım berrak bir göl, zehrini bekleyen…


Perde…
İçim ki inancını kaybetmiş bir kurbandır.


İnandım.


İnsanın bir adak olduğuna


Başka insanlar için…

İnandım, duyduğum sesin hakikatine…


Affet diyor kalbim, affet içimi.


Seninle oyduğum, adanmış içimi…


İnandım, içimi tanıdıkça sana inandım.


Perde…


Gün ve gece bir rahimde birleştiğinde


Anlaşılmak istenen rüyalar gördüm.


Uzun uzun anlattın.


Ve zaman yaratılmamıştı henüz.


Ve tüm şairler ten kokuyordu sanki.


Dağ aradım kaçmak için.


Bulmak için ilk yaradılışımı.


Üzerimden çıkmayan koku; ten…


Ölü şairleri sarstım sayfalarda.
Uyanmadılar.


Ağladım.


Perde…


Karanlığa girmeden önce
Son kez baktın içime.


Tükenmiş tırnaklarıma dokunup


Baharı ve iyiliği bıraktın.


Zehrini bekleyen göl
Tazeledi ruhumu gözyaşıyla…

İçim oyulmayı istiyor hala.


Derinlerde


Bir geriye dönüş olmalı…

Perde…


Geriye kaçış yoktu.
Geri kurbandı ve adanmıştı.

Zehirden değil


Duymaktan korktum.


Acıdan değil


Kaybedilen zamandan korktum.


Perde…


İnsana mı inanmalı, tanrıya mı?


Yoksa insanın içindeki saklanan iyilik tanrısallığına mı?
Hakikate ulaştıracak


Bir merdiven gibi…


Ölülerin sesi ne kadar dingindir.


Çünkü onlardan kopmuştur kötülük!


Mutlak olan


O sesin içimizde yankılanmasıdır.


Perde…


İnsan içindeki kuşkuyla büyür.


Kuşku, uykusu hafif bir kuştur,


Bilmediği seslerden ürken…


Ve içtenlik…

Ruhumuzdan özgür ülke…


Sınırlarını kendi belirler.


Perde…


Annemin yüzünde bir derviş gezer.


Annemin sonsuz yüzünde,


Öpülmeyi bekleyen eteklerinden…


Orada gördüm saf iyiliği


Ondan doğdum.


Ve dünya


Ve zaman


Ve insan…


Kusursuz bir kaos üçlemesinde.


Küçük görmek için gökleri


Silinmek için toprağı seçtim.


- Bir teyemmüm kuruluğunda sancı-

Bu küçük varlığım benim,


Neyin büyüklüğünde rahatlayacak?

Her an eksilen ve acıyan varlığın içinde…


İnsan acıyarak anlıyor


Ve acıtarak anlatıyor.


Perde…


Garip bir ikiyüzlülükle boğuşuyorum.


İnsansız olmuyormuş yaşam.


İnsan ise bana kendimi hatırlatıyor.


İçimde bir tatmin bekliyor


Diğer insanlardan…


İyilik bile verdiği huzur için iyidir.


Ve bana verilmeyen sevgi


En kötü cimriliktir.


İkiyüzlülüğüm ve bencilliğim


Acıtmak isteyen şefkatli ellerimdir.


Perde…


Affet diyor kalbim, affet içimi.

İkiyüzlülüğüme duyduğum öfke,

Varlığımın bu çirkin yüzüne…

İnsana baktıkça kendimi,

Sana baktıkça kuşkuyu

Ve içinde taşıdığın kötülük ihtimalini gördüm.

İçimde ölümü bekleyen kötülük

Birgün bitecek.

Ve sesim diğer seslerin arasında kaybolacak.

Bir koro gibi aynı hakikati söyleyeceğiz.

Perde…


Her insan kendi hakikatini arar.

Ve bulduklarımızla O’nu tamamlarız.


Ve sen kendi hakikatinin arayıcısı


Ben ise bulduğumun kuşkulu bekçisi…


Bu karşılaşma uzun süren bir şaşkınlıktır.


Sonra katılaşıp aşka dönüşen…


Geçmişe yolculuğumdur bu aşk,


Annemin yüzündeki dervişe dönüştür.


İçimi affet.


Sana inandım.


İnsana adanmış diğer insanlar gibi


İçindeki acının hakikatine adandım.









d..f..

2 yorum:

  1. Bir hazine varmış da toprağın yüzlerce metre altında, o toprağı büyük bir iştahla kazıyor gibiyim sayfalarında.
    Bu kadar sessiz olma...

    Sümeyra Üzer

    YanıtlaSil
  2. sümeyra, sesimi duyduğuna göre yeterince sessiz değilim sanırım. teşekkür ediyor, selamlarımı gönderiyorum efendim.

    YanıtlaSil