8 Mayıs 2011 Pazar

bir cumartesi günü hikayesi


size bir cumartesi günümü anlatacağım. (cumartesi günü şarkım: jülide özçelik - dön)

sabah işe gittim. işyerimin 11 kattaki balkonumuzda öğlen sigaramı içerken karşıki dairede oturan yaşlı kadının balkonunu dikizledim. üç gündür göremiyordum. mutfak penceresinden gördüğüm kap kaçağı aynı şekilde duruyordu. üç gün hiç girmemiş mutfağa. aceba başına birşey mi geldi diye düşünürken, bükülmüş beliyle kapıdan çıktığını gördüm, içim rahatladı. çamaşır ipinde kalan tek çamaşırı aldı zar zor yetişerek. belliki çamaşır ipi gençliğinden kalma ama o artık eskisi gibi değil; bembeyaz saçları ve beyaz teniyle zor yürüyor. zaman sonra perdesini çektiğini gördüm, matine sona erdi demek mi bu? kötü bir niyetim yoktu!

vakit öğleni geçerken çıktım. asansöre binip sıfıra bastım. sonra aynaya dönüp kaşımı gözümü toparlamaya çalışırken asansör durdu ve bir kadın bindi. ben de geldiğimi zannedip kapıya yöneldim hızla. kadın, burası dördüncü kat deyince güldüm ve aynaya dalmışım dedim, o da güldü.

yolda aniden bir arkadaşımla buluşup bir kahve içeyim dedim. mesaj çektim, cvp gelmedi. diğerini aradım, temizlik yapıyorum dedi. telefonumu elime alıp rehberin a harfinden başlayarak devam ettim. bir arkadaşımı daha aradım, çalışıyorum dedi. sonra bir diğerini, kayınvalidemdeyim dedi. bu arada mesaj çektiğim ilk arkadaşım cevap yazdı, kurstayım akşam da bir yemek programın var diye. sonra bir arkadaşımı daha aradım onunla da başka bir gün için sözleştik. m harfine geldim ve buradaki arkadaşımı da aradım. o da çalışıyordu. pes edip telefonu çantama koydum.

taksiye bindim. 5 dakikalık yolu yaklaşık 40 dakikada gidip taksiciye 20 tl verdim. normalde 10 tl dir. içime oturdu. böyle zamanlarda içime oturan sinir ozukluğunu üzerimden atmak için cebimde ne kadar varsa hepsini harcarım. esasen eski beri hesaplı biri değilimdir. çalışıp kazandığım parayı hiç düşünmeden savururum. netekim bugün de öyle oldu.

kuledibine doğru yol aldım. cumartesi bekleme günü ritüelimi gerçekleştirdim. güneşli ama soğuk bir havaydı. insanlar karıncalar gibiydi şehirde, dükkanların içini taşıyan evlerine... bakınca fakirliğin ve açlığın yalan olduğunu düşünüyor insan. sonra eminönüne doğru yola koyuldum.

pazar günü, yani bugün anneler günü, 8 mayıs. ama aynı zamanda benim annemin de doğum günü, evet, ikisi bir arda. her yıl aldığım yelek, ayakabı, bluzdan vazgeçip farklı bir şey almak istedim bu kez.

eminönünde ahşap ev eşyaları satan çarşıya girdim. sepetleri kokladım, amcalarla konuştum. bir yere girip tatlı yedim, aç karına tatlı yemeyi çok seviyorum. çıkarken dükkan sahibini pohpohladım, mutlu oldu. ama gerçekten güzeldi, suriye dolması.

anneme ıhlamur çayı aldım. mısır çarşısına girip tesgahlardan lokum otlandım. kahve kokuları arasında mudo autlota girdim. ikinci üründe yüzde elli indirim yazıyordu. dört tane tişört aldım. kasaya geldiğimde mudo kartı olanlar için geçerli olduğunu öğrendim, evet. ama önemli değildi, çünkü taksiciye verdiğim fazladan on milyon çok sinirimi bozmuştu. mudo kartı aldım oradan hemen. ayda yılda bir gidiyorum oraya ama olsun.

çıkarken, ressam lolita asil'in çalıştığı babadan kalma antikacı dükkanını bulabilir miyim diye düşündüm. vazgeçtim....

yenicaminin eteğindeki çiçek-böcek-hayvan çarşısına çıktım. saksılara baktım, en büyük boylardan bir tane aldım. sonra sebze fidesi alan bir ailenin yanına yaklaşıp, domates, salatalık, biber, çilek, nane ve defne fidelerinden aldım. alırken de amcayla teyzeye sordum, "sizce aşılı mı iyi, ondan mı alayım?" çünkü satıcı genç bu en iyisi diyordu. köy çocuğuyum ama tarım işlerine aklım ermemişti köyümden ayrıldığımda.

tramvaya binip eve geldim. anneme aldıklarımı gösterdim. çok memnun görünmedi. hemen saksıya diktik. ablamlar geldi, onlara gösterirken hoşuna gidiyordu. ama biliyorum, eğer o saksıdan bir sebze büyütmeyi becerebilirse(k) bu onun çok hoşuna gidecek.

yarın için de, her yıl olduğu gibi küçük bir organizasyon yaptım. sanki annemi ağlatmaktan zevk alır gibi, sürpriz yapacağız ona yine. bu arada beklentiye girmemesi için, anneler gününün bugün olduğunu söyledim, inandı. yarın sürpriz yapınca bir yıl boyunca anlatıp "niye bağa demedunuz" deyip duracak. sürpriz dedikçe inatla niye, niye...

son olarak... eve geldiğim cebimde 3 lira vardı. o 10 tl manen yıktı beni ))

tüm annelerimizin anneler gününü kutluyorum. annemin olması ve annemi sevmek muhteşem bir duygu. Allah bilir annelik nasıl bir duygudur. sanırım bunu hiçbir zaman bilemeyeceğim.

keyifli pazarlar...

d..f..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder