3 Mayıs 2010 Pazartesi

yol hikayeleri

günleri kendi yoluna bıraktım. beni nereye götürmek isterlerse gitmeye karar verdim. düşüncelerimden kurtulmak için, kafamı meşgul edecek sert bir işe sarıldım. sadece yaz, sadece oku, sadece ... o seni bulacaktır.. gitmek istediğim yoldan geri çevrildikçe garip bir işaretin üzerimde hesaplar yaptığını fark ettim. bana ait hiçbir şey yok. bunu istemiyor muydum? silik ve kayıp bir zaman dilimi bana verilen. bunu istemiyor muydum? çırpınmak yok. bu kez çırpınmak yok. o beni bulacak ve tozumu silecek. o gün bile bana ait olmayacak hiçbir şey. bunu istemiyor muydum? hafiflemek bu mudur? içimde var olmak isteyen o şiddetli, telaşlı benliğim, her şeye bir bahane buluyor nasılsa. bu kez susmalı ve verilen kadar olmalı varlığını. öğreneceksin sıradanlığı, öğreneceksin..

sezgilerimi takip ederek geldiğim kapıda, arındım. ten uçtu gitti ruhumdan. aşkla kaldı ruhum, aşk ve duyumsamakla. böylece geldiği kapıda yalnız kalmadığını, kapının aralığından uzanan sabrı ve beklemeyi gördü. seni hak etmek için, içimdeki beni evcilleştirdim. ruhum tüm varlığı sadece duyarak algılayacak. ten uçtu ruhumdan. düşüncelerim oruçta, düşüncelerimin elleri yok artık. sezgilerimin inandığım gücü, bir gün kapıyı açacak ardına kadar. sesin sesimi davet edecek. buna kavuşmak derler sözün odalarında. kavuşmak sana sevgili, sesimle sesine sarılarak... teşekkür ederim.

rüzgarı terk etsek de
haritalar çizilmeye devam edecek yüzümüzde.

d..f..

-...-

2 yorum:

  1. Sevgili Fatma,
    Bir aralar, ben de bazı şeyleri zorlarsam olacak, kanısına kapılmış ve buna rağmen olmayınca da kendimi yıpratır olmuştum.
    Aynen, ilk paragrafa yazdığın gibi davranmaya başlayınca, herşey kendiliğinden oluverdi.
    Sabır!
    :)

    YanıtlaSil