18 Aralık 2011 Pazar

gelgit (me) lodos


aralık akşamı, lodosun yumuşak şefkatli varlığı, tüm gövdemi sarmaladı ve tatlı duygular bıraktı ruhuma. öylece oturup bir köşede, konuşmadan, dinlemek uğultusunu lodosun. derinden verdiği sesleri, yaşayıp göçen insanların bize bıraktığı, gelecekteki hayatların birikmiş seslerini... tahta kapıların, pencerelerin aralığından sızıp dağ ninnisi söyleyen en kadim dostum, sesini, tenini nerede olsa tanıdığım, sevdiğim... biriciğim gibi, bıkmadan, biriciğim gibi içinde ama uzaktan.

ne kadar kederli, kırık ve parçalanmış olsak da bütün insanları havuzunda toplayan o muhteşem zaman dilimi, çocukluğumuz... nedir sırrı, gizemi? her gün çoğalan kirin içinde ihram gibi bembeyaz bakan bize geçmişimizden. saf, temiz, henüz giyinmemiş üzerine yaşamın korkunç yüzünü. bu sebeple her konuştuğumuzda ağzımız kulaklarımızla kaç kez birleşir, kaç kez okşarız çocukluğumuzu öz sözlerimizle, okşatmak isteriz başkalarına da. ben çocukken çok mutluydum. bir daha hiç o kadar mutlu olamadım.

çocukluğumdan başka, kendimi hiç bir yere ait hissetmiyorum bu yerkürede. elime verilen bu muhteşem yaşamı bırakabileceğim değerde bir yer bulamıyorum. zaman geçiyor ve ben telaşla koşuşturuyorum. neresi?

biriciğim,
ellerimi bıraktım lodosa
değdi mi parmak uçlarına?

bağladım ayaklarımı bugün,
ellerimi, gövdemi.
ruhuma yapışan istekle kayboldukça
genişleyip yuttu beni zaman.

günlerin kuşu, cumartesi
beklemeye adanmış bir düştür.
bedenimden kesip atmak istediğim bir uzuv,
her hafta üzerime çöken siyah tören.

incitme daha fazla,
susma, ırama...
küçücük oyunuma bak,
taşlarıma, ağaçlarıma
"ve" dar sokaklarıma.

"ve" inancıma saplanan kuyu
bölüyor beni kanatlarımdan.
tut kelimelerimi
duy rüzgarımı
hisset...

de ki;
"oyununu izliyorum uzaktan,
duyuyorum"

kapı aralıkları kanıyor karanlıktan.
"tut beni" soğumayan kelimelerimden.
düşmeden ..

d..f..

-gelgitlerin erittiği, dağlar düşüyor bir bir-


*resim: gürkan coşkun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder