6 Nisan 2011 Çarşamba

kendini sokan akrebin adaleti...*


bugün garip bir şeye tanık oldum.
bir kadın köhneye tünemiş dileniyordu. buraya kadar "normal" her şey...
fakat kadın dilenirken "Allah kimseyi muhtaç etmesin, Allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin" diyordu dilenirken. dilencilikte postmodern yöntem diye geçirdim içimden.
hiçbir şey eskisi gibi değil.
***
işe giderken metrobüse binen orta yaşlı, düzgün görünümlü kadın, çantasından iri bir domates çıkardı ve iştahla domatesi dişledi. üzerine akan domates suyuna aldırış etmeden, yemeğe devam etti. yıllardır domatese hasret olan ben, imrenen gözlerle kadına baktım, durdum. o an olsa da yesem dedim, o kalabalık tıkış tıkış yerde, olsaydı yerdim valla.
***
son günlerde gündemi işgal eden konuların ruhumuzu sıkan, inciten yanlışlarını düşündükçe, arkadaşımın sözlerini anımsıyorum. benzer şeyleri yazmıştım buraya. her şey büyük bir anlamsızlık içinde. bu kadar yanlışın içinde, hatanın, adaletsizliğin içinde var olma hali, doğruyu anlatma kaygısı, anlamlandırma telaşı, iyiye tutunma gayreti o kadar yorucu ki...

işte bahar geldi, tomurcuklar açtı, 'defne' yaprakları koktu, içimiz coştu da coştu derken tereddüt ediyor insan. doğanın bu harikulade dönüşümü, disiplini karşısında, hiç mi görmüyoruz, örnek almıyoruz, 'güzel' diyerek özümseyemeden geçiyoruz sanki. anlayamıyoruz, varlığı anlamlandıramıyoruz sanki.

bir kitap okuyorum. okurken titriyorum. çok güzel hikayeler, çok güzel cümleler. ferid edgü - yaralı zaman... kitapta bir av hikayesi var. onu paylaşmak isterim. okuduğum başka bir hikayeyi anımsatıyor. okurken kah geyik oluyorsun boynuzları kayalara çarpan, kah aç kurt, kah nişan alan kafası karışık insan... bu çelişkiler bütünü, sana her şey olabileceğini, her şey yapabileceğini hatırlatıyor.

dünyanın acımasızlığı, işte böyle bir şey. kalbine bastırarak sevdiğin, kalbini ısırıp kanatıyor. güven duygusu kevgire dönüyor, anlamamak, merakını köreltmek istiyorsun. nasıl olur ki böyle.

Ruhi Su - Aşağıdan Gelen


ah nisan...
***
.
.
Ne uykudayız, ne de uyanık
biziz, başka bir şey değil işte!

An ayrılmakta kendi kendinden
ve duraksamaların oluşturduğu
geçite dönüşmekte.

O. Paz - Gitmekle Kalmak arasında, şiirinden...

***

sen sus şair,
bu kez uçma.
gölgenin taldasına gir.
bak
gök
acıyı doğuruyor
güneş ışıklarından.


aldatan,
sıcak
sarı
sevgili
ışıklarından...

d..f..

*adaletin...

2 yorum: