16 Haziran 2010 Çarşamba

körler ve görenler


borges ulusal kütüphaneye müdür olduğunda görme duyusunu kaybetmişti artık. bunu şu cümleyle ifade eder "sekiz yüz bin kitapla aynı anda gelen karanlık tanrının bana bir ironisidir."

körlüğü açalım mı? borgesin körlüğü şüphesiz bir karanlık değildi. bilginin ve düşünce gücünün ışığıdır ruhu aydınlatan. eğer gördüklerimiz bize aydınlık sunsa idi tüm gün huzur sarhoşu olmaz mıydık? görme duyusu varlığın algılanışındaki pencerelerden biridir sadece.

asıl körlük, içinde bulunduğumuz varlık deryasının bilgisini zihinsel olarak görememektir. yaşam bilgisine karşın şiddetli bir körlükle iç içeyiz. bu da bir ironi değil midir? fiziksel olarak görme ile zihinsel olarak görme eylemleri arasındaki farkın aydınlık ve karanlık kadar sert uçlarda kalışı görmek eyleminin içselliğine götürür bizi.

tanrını verdiği körlüğü ironi olarak yorumlayan borges, aceba bu düşüncesini sonradan irdelemiş midir? tırnaklarınız derinden kesilmişse tutunmak için daha çok çaba sarfeder, daha çok zahmet çekersiniz. zahmetle gelen, huzur bırakır. huzur en şiddetli aydınlıktır.

rodrigo nun körlüğü mesela. müziğinde renkleri işlediğini düşünmüşümdür. o kadar içtendir ki o renklere dokunursunuz.

ve elbette cemil meriç in körlüğü... bir arayış kapısı olmamış mıdır yazara? fiziksel karanlığından bir iç aydınlık yolculuğuna çıkmamış mıdır?

fiziksel körlük gelirken yanında getirdiği karanlıkta oyulmak istenen bir duvarla gelir. -şüphesiz öyledir- ışık için duvarları delmelisiniz.

oysa tüm duyuları sağlıklı olan birçok insan zihinsel duvarlarını aşıp öz aydınlık yolunu göremezler. işte bu körlük en aşılmaz ve en kronik körlüktür. gündelik koşuşturmanın içinde görüp de varlıklarını kavrayamadığımız varlıklar yığını, yaşam hurdasına dönüştürüyor hayatlarımızı.

görmek için değil, anlamak için bakmalı. gözlerin hakkını vermeli. kör olmanın bir armağan olduğu hayatlar bugün bize bunu öğütlüyor. körlüğün niteliğini..

d..f..

1 yorum:

  1. Jose Saramago 'Körlük' adlı kitabında toplumsal körlüğü anlatmış. Bulaşıcı bir hastalık gibi toplumu sarıyor. Ürpertici ama gerçekten böyle olduğunu düşündürüyor insana. Daha çok insana bulaşmadan bi çare bulunması için çaba göstermek gerek..? yazı güzeldi:)

    YanıtlaSil