Babası az olanlar bilir. Diyeceksiniz ki “babası az olmak” da ne demek? Benim babam bir gurbetçiydi. Yılda en fazla bir, bilemediniz iki hafta görebilirdik onu. Sonra bir gün dönüverdi, döndüğünde lise son sınıftaydım. Derken bir yıl içinde amansız bir hastalığa yakalandı ve vefat etti. Ama “babası az olmak” az görmek anlamında değil sadece. Çocuk ve baba arasındaki yetersiz bağdan, yetişmeyen sıcaklıktan bahsediyorum.
Okul hayatım boyunca, arkadaşlarımın babalarını hep çok
sevmişimdir. Mehmet Amca, Sabri Amca, Erhan Amca, Recep Amca… Babası az
olmaktan mıdır bilmem, bir de bazı insanları baba gibi sevmişimdir
hep. Neşet Ertaş gibi...
Fiziksel olarak da babama benzeyen, onun gibi gurbetçi ve mahalli
değerlerinden asla ödün vermeyen, vasiyetinde babam gibi köyünü, toprağını
dileyen yüce gönüllü insan. Ve yine babam gibi bir eylül ayı ve bir salı günü
kaybettiğim…
Ağabeyimin aldığı ilk Neşet Ertaş albümünü hatırlıyorum,
‘Gönül Dağı’. Arkadaşımla nasıl da sevinçle paylaştığımı… Neşet
Ertaş, iyi bir sanatkâr değildi sadece. Bir kültür babasıydı. Sanatını icrası,
ilkeli duruşu, mütevazı ve ince ruhluluğu, hepsi hepsi bir yana… O, en kederli
günlerimin biricik dostu, ağrılı başımı yasladığım yüce bir dağ, anlatmak istediğim
her şeyi en güzel şekilde dile getirerek kalbimi teskin eden vazgeçilmez bir
baba ocağı gibiydi. O sonsuz yüreği, tüm merhameti ve şefkatiyle seni
yargılamadan anlar ve sana kendi acının sahibi olmayı öğretirdi. Yalnız
olmadığını bilmek, en güzel çıkış yoludur, en kıymetli nasihattir. Yalnızca hüzün
mü? O, sazının tellerine vurdukça şelale gibi çağlayan sevinci ve umudu da
bizimle paylaşırdı. Nice güzel türküleriyle bahar mevsimini karşılar ve iliklerime
kadar hissederdim onunla. O duygularımın babasıdır. Vefat etmesi hiçbir şey değiştirmeyecek elbette. Kalbimin en güzel, en
kıymetli yerinde her daim yaşayacak ve var olacaktır.
Vefatını öğrendiğim gün, babamı kaybetmişim gibi üzüldüm. Bu
yüzyılın en değerli şahsiyeti, aynı çağda yaşamışlığımla gurur duyacağım gerçek
bir ozan, hakiki bir bilge. Andıkça gözlerimin dolduğu, boğazımın düğümlendiği
acı kayba da alışacağım, alışacağız elbet. Ama Ertaş Ailesi, Kırşehirli
insanlar bilmeli ki, onunla gurur duyuyoruz ve onu asla unutmayacağız. Yerinin
asla doldurulamayacağına inanıyorum. Bu boşluk duygusuyla, onun türkülerine
daha çok sarılacağız, sözlerini en kıymetli nasihat olarak hayatlarımıza
işleyeceğiz inşallah.
Yüce gönüllü, diri yürekli, babacan ozan… Rabbim seni
sevdiği ve razı olduğu kullardan eylesin, cennetine kabul buyursun inşallah.
Bizler senden çok hoşnut kaldık, seni çok sevdik ve çok özleyeceğiz. Allah’ın
huzurunda iyiliğine ve yüceliğine şahitlik ederiz. Ruhun huzur bulsun babacan insan.
Amin.
d..f..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder