25 Haziran 2012 Pazartesi

haziran


nergis aralayıp dudaklarını
yakartan kokusunu saldı yeryüzüme.

rüzgar oldu ellerim
sarıldı öyküne
tel tel ayırıp günlerini
yıkadı kara susuyla.
sonra öptü
ve sakladı her birini
sevdiği kelimelerin altına.
başını koydu rüyaya
ve ağladı uzun uzun.
çıplak ayağını bastığın soğuk su avuçlarımdır, dedi.
adımlarına dolup gezdi seninle 
yeryüzünün acılı sınırlarını.
sınırlar ki
kalbin her daim kanayan yaralarıdır.

anlatmaya devam et.
orada,
dudağının sol kanadında
maviye dalıyor soluğum.
usul,
uykulu
bir geceyi bölüyor
kırılmış yerinden.

duymuyormuş gibi
gömül tebessüme.
üzerine kapandığın
bir tepenin uçurumudur.
durmadan düşüp
varlığını beyaza boyadığın...
***

uyandığımda
hazirandı yine.
duvarım buharlaşıp
ruhuma karışmıştı.
penceremi açtım.
ıhlamurlar gitmişti.
kokun, gerinerek
tüm göğü kaplamıştı.
özlemek
böyle zamanlarda
iştahla başlayan bir öğündü.

içimden tekrarladığım;
"ellerini saçlarından
saçlarını ellerinden kıskanmamın bir anlamı olmalı" sorusu
aklıma takılmıştı.
hazirandı
aklım, yapış yapıştı.

d..f..

-......-

resim; c.monet

3 yorum:

  1. tablo çok guzel, renklere bayıldım, şiirinde tabii. ellerine sağlık cnm. kitap çıkarsana fa sen!

    YanıtlaSil
  2. içimden tekrarladığım;
    "ellerini saçlarından
    saçlarını ellerinden kıskanmamın bir anlamı olmalı" sorusu
    aklıma takılmıştı.
    hazirandı
    aklım, yapış yapıştı.

    :))

    evet bunlar kitaplaşmalı, ki kokusuyla okuyalım... Nedense pek özlüyorum:).

    YanıtlaSil
  3. teşekkür ediyorum, kıymetli arkadaşlarım.
    'kitap' kulağa hoş geliyor değil mi? herkesin yüzde 50 şair olduğu bir ülkede 'okur' olmak daha içten sanki :)

    YanıtlaSil